Sanatı başkaları değil siz yaratırsınız: Edebiyat ve gazetecilik

Birçok insanın, elindeki bir sürü şeyle şaheserler yarattığını düşünüyorum. Nitekim bir önceki yazımda Van Gogh bulunduğu şartlardaki durumu nasıl kullandıysa bence bizler de bulunduğumuz konum ne olursa olsun, bulunduğumuz şartları iyi kullanabiliriz. Benim durumumda buna benzer sanırım. Lisede çok sevgili edebiyat öğretmenim Engin Sarıhanoğlu beni kitaplarla tanıştırmasaydı belki elimdeki şartların ne olduğunu bile bilemezdim. Edebiyatla tanışmam bu şekilde oldu, bir insanın hayatını bir öğretmen nasıl şekillendirir bunu öğrendim.

Edebiyatın insan hayatındaki gücüne inanlardanım. Edebiyat ve gazetecilik birleştiğinde ortaya nasıl bir şey çıkar diye araştırmaya koyuldum. Öykü ve roman yazarı Mine Söğüt'ün bu konu hakkındaki şu cümlesine denk geldim: "Her türlü yazının bir ruhu olması önemlidir."

Eğer yazdığımız yazıların, haberlerin, yaptığımız röportajların bir ruhu yoksa bence o yazılarda bir anlam aramamak gerekir. Çünkü edebiyat bir ruhsa, gazetecilikte onu besleyen bir kavramdır. İkisinin de bakış açıları farklıdır ancak edebiyat ve gazeteciliği birleştiren unsurun sanat olduğunu düşünüyorum. Sanat, göreceli bir kavram olduğuna göre o zaman sanatınızı başkaları değil siz yaratırsınız demek yanlış olmaz.

İkisinde de ortak olan diğer bir unsur ise okumaktır. Okumayan bi insanın roman yazabileceğine, araştırma yapmayan birinin ise muhabirlik yapabileceğine inanmıyorum. Aynı zamanda edebiyatta genellikle şairler ve yazarlar birtakım şeyleri unutmak için yazarlar fakat gazetecilikte unutulan şeyleri tekrar hatırlatmak ve toplumun biraz olsun hafızasını yoklamak için bazı haberler servis edilir. Nitekim 2008'de Gebze'de bir tır şoförü tarafından öldürülen Pippa Bacca'nın haberini iki-üç gün önce toplumun hafızasını yoklamak için yapmıştım. Patronum yani Yılmaz Bey her ne kadar güncel olmayan bir haberi yaptığım için bana kızsa da ben o haberi ilk günki acıyla yazdım.

 Parlak yıldızların ışığı gölgeye düştüğü an edebiyat filizlenir, içinize şüphe düştüğü an ise gazetecilik. Sanatınızı yaparken, onu elinizden geldiğince en iyi şekilde yapmaya çalışın. Sanatınızı başkaları değil siz yaratırsınız demiştim, ben kendi sanatımı kendi ruhumda, 'bu benim mesleğime aykırı, ben bunu yapamam' kin ve nefret tutmadan, bu şekilde böbürlenmeden yapmaya ve gayret etmeye çalışacağım. İnsanlara haber servis ediyorsak, yine insanları temel alarak iş ahlakında kimsenin kalbini kırmadan da ilerlemek gerektiğini düşünüyorum.

Horace Greeley'in gazetecilik hakkındaki şu sözü beni derinden etkiledi: "Gazetecilik sizi öldürecek, ama siz oradayken sizi hayatta tutacaktır."

Belki savaş muhabirliği beni öldürecek ama ben oradayken beni hayatta tutacaktır.