Ted Koppel'in habercilik görüşü tam anlamıyla doğrudur ve şöyle der '' Gazetecilik bir tür rekabetçi çığlık haline geldi: önemsiz ama gürültülü ve acil olan şey, zamanla gelişen önemli meselelere göre önceliklidir.''
Gazetecilik, toplumun gözü, kulağı ve vicdanıdır. Gerçeklerin perdesini aralamak, doğruyu tarafsız bir şekilde aktarmak, halkın haber alma hakkını güvence altına almak, gazetecilerin omuzlarına yüklenen önemli bir misyondur. Bu misyonun kahramanları ise muhabirlerdir. Muhabirler, olayların merkezindeki cesur isimlerdir. Gözlerini kaçırmadan, korkusuzca hikayenin içine dalan, gerçekleri ortaya çıkarmak için yollara düşen gazetecilerdir. Onlar, yağmurda, çamurda, sıcağın altında ya da soğuğun pençesinde, haber peşinde koşarlar.
Bazen gözlerini korkuya kapatsalar da, yüzleşmeden geçemezler tehditlerle, kavgalarla. Yollarının üzerinde beliren tehditler, birer gölge gibi muhabirlerin peşini bırakmaz. Ancak onlar, cesaretin kanatları altında yol alır ve doğru bilgiyi hedeflerine ulaştırırlar. Haksız eleştiriler ise bir rüzgar gibi estiğinde, gerçek gazeteciler kök salan ağaçlar gibi dimdik dururlar.
Birçok gazete olmasına rağmen meşalesi her daim yanan gazete yok denecek kadar azdır. Bu konuya bugün yaptığımız ziyaretlerin biri olan habercilik anlamında işleyişin hızından ve güvenilirliğinden emin olduğum Hakan Suer'den örnek verebilirim. Bu alanda haklı olarak tahtını koruyan gazetecilerden olduğunu biliyordum fakat halkla arasının iyi olmasının sebeplerinden biri olan samimiyetini görünce daha yakından tanıklık etmiş oldum. Kocaeli'de bu alanda olması gereken isimlerin başında gelmesi ve değer görmesi kaçınılmazdı.
Bu alanın eleştiri boyutu da oldukça fazla. Susalım bize kimse dokunmasın demek yerine gördüğünü halka aktaran ama aynı zamanda halktan buna karşılık kaplan kesilen çok fazla kişi mevcut. ''Kaplan'' kesilmelerini biz anlayıp kabul ediyoruz fakat kendileri doğruları görmek istemedikleri gibi kabullenemiyorlar da. Eleştirileri isabetli olan yazarları kaldıramadıkları gibi inkar yoluna da başvuruyorlar. Sanırım bir 6 ay daha icraat yerine eleştirileri sindirmekle, basın mensuplarına saldırmakla meşgul olurlar. Doğru duvarın yıkılmayacağını birlikte göreceğiz elbette.
Desteklemek gerekenin yanında olmak, yanlışa yanlış demek, doğruları kabullenmek gazetecilik etiğinden değil insanlıktan geçer. En çok da bunları yapamayanlar, insanların gazeteciliğinde söz hakkına sahip olduğunu düşünür. Kesinlikle gazetecilikte beylik laflara yer olmadığı gibi karşı atağa geçmeye de gerek yoktur tabii rahatsız olunan durumlar doğru değilse. Nihayetinde okur geçersin değil mi ? Ben rahatsız olunan birkaç köşe yazısı bırakayım ki belki bir tur daha rahatsız olmak yerine nerede yanlış yapıyoruz diyebilirsiniz...
https://www.kocaelihurkus.com/makale/15795779/ebrar-aybuke-karali/mutsuz-baskan
Yorum yazarak Hürkuş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hürkuş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hürkuş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hürkuş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Hürkuş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hürkuş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hürkuş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hürkuş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.