Bugün kutlamalarda bir kez daha yaşadım, gördüm. Ne olursa olsun bu Cumhuriyeti yıkamazlar, içerde ve dışarda hangi unsurlar olursa olsun Atatürk'ün kurucu felsefesi o kadar derinlere işlemiş, o kadar bu milletin gönlüne girmiş ki gerçekten, ben bugün bir kez daha kanaat getirdim, yıkamazlar. Arada sarsılıyor, yara alıyor ama kökleri çok sağlam olduğu için 100 yıldır her şeye rağmen ayakta duruyor. Kökleri demişken ben izninizle Atatürk'ün felsefesinden bahsetmek istiyorum.
Kurucu felsefe deyince en başta o günün koşullarında bir ulus devlet yaratmak ilk amaç olmuştur. İkincisi, çağdaş bir toplum ve bu ulus devleti, laik kimliği ile yaratmak; üçüncüsü de kurulan bu ulus devleti, 'Yurtta barış, cihanda barış.' sözüyle hayat bulan bir felsefeyle beslemek ve ilerletmek olmuştur. İşte bu üç sacayağına dayanan, yani bir anlamda çağdaş toplum, bir yanda ulus devlet ve bir yanda yurtta barış, cihanda barış felsefesine dayanan cumhuriyetin ideolojisi, yıllar içerisinde çok hızlı gelişmiştir. 1923'e döndüğümüzde sadece bir yıl içinde gerçekleşenlere bile şöyle bir baktığımızda, işte orada Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha görüyoruz.
İstanbul işgalden kurtarılmış, Ankara başkent ilan edilmiş, Lozan barış görüşmeleri yapılıyor, görüşmeler bir yerde tıkanıyor, o süreçte İzmir İktisat Kongresi toplanıyor. Daha sonra Lozan barış antlaşması imzalanıyor. Mübadele gerçekleşiyor. Mübadele dediğimiz mesele, o güne kadar en büyük ölçekli insan değiş tokuşunun gerçekleştirildiği bir durum. Bunun için özel bir bakanlık kuruluyor, yeni bir seçim yapılıyor. Bütün bunlar yine 1923'te gerçekleşiyor. Ve nihayet 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan ediliyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün, o büyük önderin, çok sevdiğim bir sözü vardır: ' Türk inkılabıyla asrı yıla sığdırdık.' der. Bu asrı yıla sığdırdık sözü daha sonrasında CHP’ nin sloganı olacaktır. Aslında baktığımızda asırların bir yıla sığdığını da söyleyebiliriz çünkü Kışlalı hocamız der ki: 'Devrimler ikiye ayrılır: Bir, kendi evrimi içerisinde gerçekleşen devrimler ki bunların içine ABD İngiltere ve Fransa girer, bir de kendi evrimini gerçekleştirmeden olan devrimler. Bunlar daha ziyade geri kalmış ülkelerde olan devrimlerdir. Bunun içerisine Sovyet Ekim Devrimi, Türk Devrimi ve Çin Devrimi girer.'
Şimdi şu perspektiften ele aldığımızda, aslında bizde aydınlanma sürecini yaşamış devrimlere hazır bir toplum yoktu. Tanzimat, Meşrutiyet yaşanmış ama bunların hepsindeki çabalar bir adım ileri, bir adım geri, yerinde saymıştır.
Avrupa’nın yüzyıllar boyu yaşadığı aydınlanma toplumu hazırlamıştı. Zaten evrimini tamamlamış olan topluma artık iktidarlar, hükümetler, rejim ayak uyduramamış ve dolayısıyla rejimi değiştirmek gerekmiştir. Bizde bambaşka bir durum söz konusudur, bizim 200-300 yıl süren bir aydınlanma altyapımız yoktu fakat çok ileri görüşlü, çok eğitimli, bütün dünyayı okuyan bir liderimiz, büyük Atatürk vardı. Onun dehası sayesinde Türk devrimi gerçekleşmiştir ve halktan beslenmiştir. Çoğu zaman tartışırlar: 'Efendim cumhuriyet bir burjuva devrimiydi de halktan kopuktu.' filan diye. Cumhuriyet kurulurken bir burjuva sınıfı yoktu. Zaten burjuva sınıfı Fransa’daki gibidir. Orada kent soylularla toprak sahiplerinin mücadelesi olmuştur. Bizde halk savaşlar görmüş yoksul çiftçi ve köylü insanlardı. Devrim onun halktan gelen damarı ve kuvveti ve Kuvayı Milliye ruhu ile gerçekleşti. Halkın kendisi aslında devrime sahip çıkmıştır - hala da çıkmaktadır - ve bu aynı zamanda milli bağımsızlığı getirmiştir. İşte tam burada şunu söylemek gerekir: Atatürk iki büyük mücadele vermiştir, biri Emperyalizme karşı milli bağımsızlık mücadelesidir ki orada bütün halk Atatürk’ün yanında olmuştur diğeri de sultanlığa karşı milli egemenlik mücadelesidir. Bu iki mücadelede çok önemlidir, egemenlik padişahtan alınıp halka verilmiştir. Bu iki mücadeleyi de arkasına Türk halkını da alarak kazanan Mustafa Kemal’in felsefesi ve izlediği yol, 100. yaşında da Cumhuriyetimize rehber olmaya devam edecektir."
Yorum yazarak Hürkuş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hürkuş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hürkuş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hürkuş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Hürkuş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hürkuş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hürkuş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hürkuş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(3)Didem - Nice 100 yıllara??
Şükran Gökçe - Bir Atatürk gelmiyecek ama, onun ruhunu enerjisini taşıyan biri gelecek
Bende seninle aynı kanaatteyim. Mustafa Kemal Atatürk öyle bir sistem oturtmuş ki kimse yikamiyor. En büyük Türk Atatürk ???? sonsuza dek ilelebet kalması dileklerimle....
Erdoğan Uzun - 100.yılımiz kutlu olsun nice ? yıllara
Yazılan yorumlardan Hürkuş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hürkuş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hürkuş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.